Hayat ona beklemediği zamanlarda beklemediği kişiler tarafından tokatlar atıyordu. O güvendikçe, karşısına çıkan insanlar daha sert tokatlar hatta yumruklar atmaya devam ettiler. Yıllar geçti, kendisi büyüdü, çocuklar büyüttü ancak işi büyümedi, işi onu hep yarı yolda bıraktı, hep sert çıktı, hep tokat attı hatta yumrukladı; o ise hep sustu, çözüm yolları düşündü, araştırdı taraştırdı, mücadele etti...
O'nun yanında zor zamanında gidebileceği, destek olacağına inanabileceği hiç kimsesi yoktu.
Ya da belki vardı ama o bunun farkında değildi. Ne kadar kötü değil mi; desteğini, yardımını, sıcak ve samimi gülümsemesini esirgemeyecek, sonuna kadar sunacak olan biri var ama o bunun farkında değil...
Yaratan'a isyan etmiyordu ama kırıktı kalbi; kimseye kötülük etmediğini biliyordu hatta zaman zaman fazlasıyla yardım ederdi de neden iyi insan çıkarmamıştı karşısına, neden hep onaydı bu kadar aksilikler??? Hep mi yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış kişilerle oldu, 30 senedir mi yani??? Bu sorular, sorgulamalar, özeleştiriler, ders çıkarmalar bütün huzurunu, yaşama sevincini yokediyor, bir sis bulutu gibi çöküyordu üzerine, dağılmıyordu...
Yaşadıkları öyle ardarda sıralandı ki kendisi ve ailesi de tabi ki kendilerini bir anda müthiş bir sıkıntı, huzhursuzluk bataklığının içerisinde buldular.
Kurtulmak çok zordu.
Mücadele etmeleri, birlikte, omuz omuza, inanarak sarılmaları gerekiyordu hayata.
NOT: Bunu başaracaklar! İnanın :) Evet kader yazılmıştır ama pozitif düşünmek diye de birşey var, iyi şeyler olacağına inanmak, bunun için çalışmak, çabalamak vee o MUTLU SON'u beklemek... Acı sonları oldum olası sevmem :))