24 Aralık 2007 Pazartesi

Ayrılık üzerine...


Ne yazacağımı bilmesem de, yazma kabiliyetimin olmadığını düşünsem de düşünceler beynimi tırmalıyor, yoruyor, acıtıyor...
Ve ben bu düşüncelerden ancak ve ancak yazarak kurtulabileceğimi düşünüyorum.
bu kadar zor olsun istemezdim!
Hatta bu kadar zor olacağını tahmin de etmiyordum!
Bir insanın hayatımda olmasına nasıl bu kadar alışabilirim, nasıl olur da bu denli bağlanabilirim...
En önemlisi, en canımı yakanı ve en enteresan olanı da nasıl olur da böyle inanırım ayrılmayacağımıza...


Yanlızım...
Artık tek başımayım.
Özgürüm.
Kulağa hoş geliyor!...
Çevremdeki insanların da -benim adıma düşündüklerinde- çoook hoşlarına gidiyor.
İyi oldu iyi diyorlar :)
Ben?
Benim ne düşündüğümün\ hissettiğimin\ çektiğimin\ istediğimin pek de bir önemi yok aslında.
Ne benim adıma alınan kararlarda,
Ne benim hakkımda yapılan yorumlarda-tartışmalarda vs. vs....


Ya sonra?
Levent yüksel'in şarkısındaki gibi,
tam olarak o şarkı hatta:
"Ne yaparım senden sonra? acımadan geçer yıllar, zamanla yanlızlık başlar...."
Şarkı böyle; yalnızlık başladı bile.
Ve candan erçetin'in net olarak hatırlayamadığım şarkısında olduğu gibi:
"Yalnızlığa elbet alışır bedenim,
yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim,
çok zor gelse bile yaşar öğrenirim;
sensizlik benim canımı acıtan...."
Ayrılık acısı kronikleşmiş baş ağrısı gibi beynimi çürütmekte!
Kurtulmak istiyorum!

Hak&adalet
Bir ayrılık yaşandığında ve gerekçeleri, kimin haklı kimin haksız olduğu sorgulandığında geçmişe bir yolculuk başlar. Sadece filmlerde olur sandığım kadın\erkeğin gözünün önünden geçmesi ile yaşananların, yavaş yavaş hüzün bulutu çöker ve gözyaşlarının özgürlüğünü ilan edişi; bir film gibi izlenmektedir.
Taraflar kendilerince haklıdırlar, doğru karar vermişlerdir. Filmi izlerken iki kişi arasında yaşanmış olan ilişki tüm çıplaklığıyla yeniden yaşar, beraber geçirilen her günü, tüm telefon konuşmaları, mesajları yeniden yeniden yaşar ve dürüstse kim, ne kadar haklı anlar; belki pişman olur, belki içi rahatlar….


Hayat neler getiriyor, neler götürüyor?
Zaman geçtikçe, yaşandıkça bir şeyler kalp kırıklıkları, acılar yoğun bir sis gibi çöküyor insanın üzerine. Hüzün öyle kaplıyor ki ruhu gülüşler sahte, bakışlar boş, nefes almak bile gereksiz oluyor.
Can öyle acıyor ki espriler ağlatıyor.

4 yorum:

Sem dedi ki...

Seçil'ciğim sanki her bir kelimesi hissedilerek yazılmıs; duygu ve hüzün yüklü bir yazı çıkmış. Yazının limanına sığınmak güzeldir böyle anlarda:))

Yüreğine ve kelimelerine sağlık. Sevgiler

Adsız dedi ki...

hayırdır yakınlarda ayrılık mı var?

SçL dedi ki...

yok çok şükür ayrılık. (şeytan kulağına kurşun) ayrılıklar olmuştu zaman zaman o dönem yazdığım bir yazıydı bu sevgili melAhat...

Adsız dedi ki...

canım yazmak en güzel bişi sadece yük atmak için:)
elinden kalem hiö düşmesin:)